PERDER, yeni dönemde İhsan Biçen önderliğinde yeniliklere başlayacak
İhsan Biçen İstanbul PERDER Yönetim Kurulu Başkanı “Tek başınıza ne kadar küçük olduğunuzu, daha aktif olmayı ve dernekten cesaret alarak büyümeyi ve sürekli başarılı duruşu hep PERDER’in sayesinde farkına vardık” “Yeni dönemde dernekte en büyük yenilikler teknoloji konusunda olacak” “Kendi kendinize ne kadar başarılı işler yapsanız bile sizi bir yerlere taşıyacak olan insanlarla olan iletişiminiz ile onlara vereceğiniz enerjidir”
Türkiye Perakende Federasyonu (TPF) 6 yıllı geride bıraktı. Derneğin kendisine baktığınız zaman belki çok aktif gibi gözükemeyebilir ama PERDER çevresine yaydığı enerjiyle yerellerin bugün ayakta kalmasını yegâne nedenidir. Her üye birbirinden cesaret almayı, rekabeti ve ayakta kalmanın mücadelesini derneğin kurulduğu günden bugüne öğrenmeye devam etmektedir. Birbirimizi az da olsa kıskanmamız bizi daha büyük çalışmalara itmektedir.
PERDER’in bugünkü gücü inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Herkesin hatırlayacağı gibi bundan 6 yıl önce herkes yerel perakendecilerin ömürlerinin 10 yıl civarında olacağı öngörüsünde bulunmaktaydı. Kimsenin aklına ulusal zincirlerin zarar edip yerel marketlerin yükselişe geçeceğini getiremiyordu.
“PERDER ile güçlendik”
Derneğimizin kuruluşuyla birbirimizden etkilenme sürecimiz başladı. Mesela 3, 4 şubeli bir market düşünün ki kendisine çok güveniyor. Çevrenizden gelen övgülerle, olmadığı kadar büyük olduğunu zannederek, belki de daha fazla gelişmeye gerek olmadığını düşünüyor. Sonra PERDER’in içine girdiği zaman çevresinde arkadaşlarına iş yapış biçimlerini sorarak kendilerini sorgulamaya başlamış oluyorlar. Biz, doğru yaptığımızı sandığımız yanlışları PERDER ile öğrenmeye başladık. Tek başınıza ne kadar küçük olduğunuzu, daha aktif olmayı ve dernekten cesaret alarak büyümeyi ve sürekli başarılı duruşu hep PERDER’in sayesinde farkına vardık. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda yerellerin büyümesi herkesi şaşırttı ama kimse kaynağının PERDER olmadığını söyleyemez. En basit örnekle, 6 yıl önce birkaç şubesi olan arkadaşlarımızın bugün 50 şubesinin olduğunu söylemek yeterli olacaktır.
“Büyümeye devam eden yereller olarak işimize daha çok sarılmamız gerekiyor”
Dünyanın biraz daha globalleştiği, biraz daha rekabetin arttığı, iş yapış biçimlerinizi sorgulamanız ve yeni inovasyonları hayata geçirmeniz gereken 2012 ve sonrası için genel olarak söyleyebileceğim çok dikkatli davranılması yönündedir.
2012 yine yerellerin istikrarlı bir büyümesi ile geçiyor. Ama ülkemizde rakamsal bazda geçen seneki kadar bir büyüme yok. Türkiye’de bu yıl yüzde 4 civarında bir büyüme bekleniyor. Ama perakendede yılsonu itibariyle yüzde 10 civarında büyüme tahmin ediyoruz. Yerellerin büyümesi yine ulusallara göre fazla. Az da olsa Migros’da bir toparlanma mevcut ama Carrefour’da eski başarısızlık devam ediyor. Bunları duydukça kendimizi perakendede temele oturmuş bir biçimde görerek uluslararası markalarla eşit şartlarda mücadele edip onlardan korkmadığınız bir ortamda bulunduğumuzu bilmek bizleri sevindiriyor. Bu durumdan mutluluk duymakla kalmayıp işimize daha çok sarılmamız gerektiğini unutmamamız gereken bir döneme giriyoruz. Daha fazla profesyonelleşmemiz, daha fazla kurumsallaşmamız gerekiyor.
“Göreve başladığımda tüm üyelerimizi ve akademisyenlerimizi tek tek aradım”
Göreve başladığımda şimdiye kadar pek yapılmayan bir faaliyet olarak, üyelerimizi ve akademisyenlerimizi tek tek arayıp bilgi verdim. Sektördeki akademisyenlerimizden desteklerini bizden esirgememelerini talep ettim. Üyelerimizi de cesaretlendirerek hem onlardan üye kazanımlarıyla ilgile destek istedim hem de onların emirlerinde olduğumu belirttim. Yani, “Bir şey vermeliyiz, bir şey almalıyız” mantığını oturtmakla işe başladım.
Yeni dönemde ilk önce aidatları gözden geçirdik ve yeni düzenlemeler yaptık ki buraya katılmak isteyen herkesin önünü açalım fikrini benimsedik. Yani birkaç şubeli arkadaşlarımızı kendi hallerine bırakmayıp ailemizin içine dahil etmemiz gerekiyor. Böylece onlar da kendilerini yetiştirebilecekler, belki beklentileriyle çalışma azimleri artacak ve en nihayetinde yerel marketler olarak hep beraber büyüyeceğiz.
“Teknolojiyi etkin bir biçimde kullanmamız gerekiyor”
Teknolojik anlamda sektöre kendimizi inanılmaz derecede adapte etmemiz gerekiyor. Yurt dışı perakende sektöründeki lojistiği ele alalım. Bilgisayar programları ile marketin ihtiyacı olduğu kadar ürün paketlenip noktalara ulaştırılıyor. Diğer taraftan biz kamyonun doğru zamanda doğru yükü yükleyip şubelere gitmesini bile henüz sağlayamıyoruz. Bu noktada gelişmiş ülkelerin tecrübelerinden faydalanmamız gerekiyor.
Cep telefonundan tüm üyelerimizin aynı noktada insertlerinin incelenebildiği bir platform gibi küçük görünen ama birbirimizi takip etmemizi sağlayıp bize yarar sağlayan bir yapının yanında online satışlar ve önemi büyük olan CRN gibi teknoloji konularının üzerinde durmayı düşünüyoruz.
Teknolojinin birçok boyutu var. Biz, kendi firmamda son yıllarda ciddi anlamda yatırım yaptık. Biliyorum ki benden bu işi daha iyi yapanlar da var. Amacımız iyi yaptığımız şeyi bütün arkadaşlarımıza yaymak, kötü yaptığımız bir şeyi de arkadaşlarımızdan doğrusunu öğrenerek uygulamak.
Yeni dönemde dernekte en büyük yenilikler teknoloji konusunda olacak. Eğer bu gücü etkin biçimde kullanırsak sektörde kendimize daha etkin bir yer edineceğimiz aşikâr.
“Bu dönem eş zamanlı ve kategori bazlı eğitimlere başlanacak”
Sosyal sorumluluk çalışmalarına daha etkin bir biçimde devam edip eğitim konusunun üzerine de eğileceğiz.
Geçmiş dönemde derneğimizde hafta bir kez eğitimler veriliyordu. Artık hemen hemen her güne ait çalışmalar gerçekleştirilerek eş zamanlı ve kategori bazlı eğitimlere başlanacak. Mesela şimdiye kadar dernekte fazla etkin olmayan satın almacılara her hafta eğitim verilecek. Aynı dönemde finans ve muhasebe departmanları da eğitilecek. Yine aynı dönemde insan kaynakları da kendi eğitimlerine girecekler. Bu sistemin planlamasına başladık. Daha sonra marketlerin üst düzey yöneticilerine eğitimler başlayacak. Bu noktada da kendini tanıma ve yeteneklerini keşfetme kabiliyeti artacak yöneticilerimizin. En sonunda da sahaya inip personelimizi eğiteceğiz.
Bunlara ilaveten tüm şirketlerimizde üst düzey genel müdürlerimiz ile bir danışma kurulu oluşturacağız. Onlar da kendi aralarında firmalarına daha çok katkı sağlamayı öğrenecekler. Tüm bu eğitimlerde amacımız temeli güzel oturtmaktan geçiyor.
Eskiden yönetim kurulu’nda paylaşılan bilgiler masada ve yöneticilerin akıllarında kalıp firmaların tabanına yayılamıyordu. Önemli olan bilgi köprüsünün zirveden tabana kadar sağlam kökler salarak yayılmasını sağlamak.
“Üretici demek bizim canımız demek”
Üretici ve tedarikçilerle ortak iş birliklerimizin aynı içtenlikle devam edeceğini söyleyebilirim. Geçmiş dönemde birkaç firmaya karşı tepkiler vardı. Ben özellikle bu dönemde onların tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyorum. Üretici demek bizim canımız demek. Onlarla beraber bir şeyler yapmayı planlıyoruz. Mesela, ürettiği ürünü masaya yatıracağız ve diyeceğiz ki bunun maliyetini nasıl düşürebiliriz, bunun ambalajını nasıl düzenleyebiliriz. Temelde hem üreticinin hem de perakendecinin kazanma felsefesi yatacak.
Kesinlikle herhangi bir üreticiye farklı bir bakış açısı olmayacak çünkü artık üreticiler de farkında tedarikçiler de farkında ki, biz bir ekip ruhu oluşturmaz isek birbirimizi anlamazsak birbirimizin düşüncesine saygı göstermezsek belki 5, 10 yıl sonra yapı tamamen farklı bir yapıya dönüşecek. Hepimizin, birebirimize ihtiyacımız var. Bugün istişare yapmak, birlikte projeler ve çözünler üretmek her tarafın menfaatine olacak çünkü öyle güçler var ki bir perakendecinin bir yıllık karı bizim ülkemizde bütün perakendeyi satın alacak güçte. Madem bir araya gelemiyoruz, o zaman güçlerimizin bir arada olmasını sağlayacak yapıları kurmak istiyoruz. Geçmiş dönemlerde üreticileri davet edip onlara ziyaretlere giden PERDER, yeni dönemde bu faaliyetlerini de arttırarak sürdürecek.
“Perakende Yasa Tasarısı’nı ülkemiz ve insanlarımıza hayırlı olması için istiyoruz”
Yasa Tasarısı için çok uğraştık. Sanayi bakanlarıyla bir dizi görüşmeler yaptık. Maalesef lobi faaliyetlerinde bizden daha etkin güçler var, müsaade etmiyorlar. Hatta geçenlerde TOBB’daki toplantıya Gurbet Bey’i göndermiştik federasyon temsilcisi olarak. Orada, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun çıktığını, zaten çoğu şeyi belirlediğini ve yeni yasaya gerek olmadığını söylediler. Haliyle zaten piyasa da şekillendi ve yeni çıkacak yasada mesele temelde yatırımlarınızın sağlıklı yapılmasıyla alakalıydı. Sorulması gereken sorular, “Açtığınız marketin yüz metre karşısına başka bir market açılmalı mı açılmamalı mı? Bölgenin ihtiyacı var mı yok mu?” olmalıydı. Bunu da belediyeler ve yerel yönetimler gerçekleştirmeliydi. Şimdi herkesin etrafı doldu.
Ama hafta sonu çalışmama fikrini ben çok fazla savunmuyorum. Bir defa ülkemizde dünya kadar AVM’ler yapıldı. Bu noktada insanların yaşam alanı denilen AVM’leri hafta sonu kapatın diyemezsiniz. İnsanlar Pazar günü de buralara gitmek isteyebilirler. Diğer taraftan çalışanlarımızın aynı gün izin kullanabilecekleri bir mekanizmayı da devreye sokmamız gerekiyor. Mesela markette çalışan evli çiftler farklı günlerde izin kullanarak birbirlerini evde hiç göremiyorlar. Bu da Türk aile yapısına zarar veriyor. Bu konunun da üzerine eğilmek gerek. Belki Cuma günleri öğleden sonra bir tatil olur mu olmaz mı diye üzerinde çalışmak gerekiyor.
Yasa Tasarısı hakkında son söylenen Eylül’de tekrar gündeme alınacağı yönünde. Zaten biz başından beri hep yasanın adil olup herkesi kucaklaması gerektiğini savunuyoruz. Demiyoruz ki sadece bizden taraf düzenlensin. Ülkemiz ve insanlarımız için en adil olanını istiyoruz.
“YZB organizasyonu bu yıl da etkili geçti”
YZB organizasyonu her seneki gibi etkin ve kendini katlayan bir yapıda sektörümüze hizmet etmeye devam ediyor. Tabii, gazetecilerden yazarlara kadar uzanan danışma kurulumuzun fikirleriyle organizasyon büyüyor. Üzerinde 1 yıl boyunca çalışılan bir platform olmasından dolayı yerel zincirlerin bir araya gelmesiyle meydana gelen sinerji üretici firmalarımızın da büyük ilgisiyle karşılaşıyor. Artık gıda firmaları YZB’ye katılırız diyerek diğer fuarlara daha sorgulayıcı bir gözle bakmaya başladılar.
“Sektöre yönelik çalışmalarımız devam ediyor”
Üniversitelerle iş birliği yaparak yavaş yavaş perakende okulları açtırıyoruz. Böylece perakende bölümü mezunları sektörümüzün içerisine girince kalifiyeli eleman sorununa da kökten bir çözüm gelmiş olacak.
Bu aralar yeni bir çalışma yapıyorum. Daha başkanla bile paylaşmadım, ilk olarak buradan duyuruyorum. Uşak ve Afyon bölgesindeki yerel marketlerde arkadaşlarım var. Yakında buraya gelip beraber konuşacağız. Biraz cesaret eksikliklerini giderdiğimizde inşallah onlar da kendi derneklerini kuracaklar. Daha sonrada memleketim Kars civarında yeni bir dernek kurulabilir mi diye araştırmalarda bulunacağım. Tek başınıza ne kadar başarılı işler yapsanız bile sizi bir yerlere taşıyacak olan insanlarla olan iletişiminiz ile onlara vereceğiniz enerjidir. Birlikten kuvvet doğduğunu unutmayarak hareket etmemiz gerekiyor.
En nihayetinde ben şu düşüncedeydim, benim çevremde ne kadar yerel varsa yaşam sürem o kadar uzayacak ve çevremde ne kadar uluslararası marka varsa yaşam sürem o kadar kısalacak. Bu düşünceyle hareket edip, iş birliğinin önemini unutmazsak başarılarımızın sürekli hale geleceğine inanıyorum.