Yerel Zincirler daha ne kadar mağdur olacak?
Ülkenin yapı taşlarından olan ve aslında ekonominin de önemli bir mihenk taşı halinde bulunan yerel perakende temsilcileri, tanzim fiyatlı satışların yapılacağı marketler zincirleri arasına dahil edilmeyerek bir kez daha mağdur bırakıldı. Konuyla ilgili olarak İstanbul PERDER Başkanı Ramazan Ulu'yla sürecin detaylarını konuştuk .( perakende.org- ONUR KAYA )
"Tanzime ya da ucuz ürüne karşı değiliz!"
"Bu konu bizim özellikle hassasiyet gösterdiğimiz bir konu. Sonuçta ticaretimizin içerisinde var olan ve özellikle yerel zincirleri de yakından ilgilendiren bir konu, hem et hem de meyve sebze konusu. Yerellerin can damarı hatta. Biz bu hizmet tezgâhlarımızla ayaktayız. Çünkü satış payımız bölge ve üyelere göre değişiyor ancak bazı üyelerimizde sebze ve meyve ciroya yüzde 20-25 bandında katkı yapıyor. Bazı üyelerimizde ise kasap reyonu ciroya yüzde 10-15 oranında etki ediyor. Tanzime ya da ucuz ürüne karşı değiliz. Halkın ürünleri ucuza almasından bizler de çok memnuniyet duyarız. Ancak bu bir hesaplama meselesi. 2 yıl önce başlayan kırmızı et satışı konusu da gerçekten yerelleri kötü anlamda etkilemişti. Ucuz etin bizler tarafından da satılabilmesini çok istedik. Gerçekleşmedi ve bizler o dönem bir şekilde sabır göstererek süreci atlattık. Biz de karlılıklarımızdan fedakârlık ederek tüketicimizi küstürmeden bir şekilde ucuza ürün satmaya çalıştık. Ancak bu yıl Şubat ayı itibariyle başlayan tanzim satış konusu, belediyeler eliyle de uygulanmaya başlayınca biz yereller olarak ciddi sıkıntılar yaşadık. Bir de bu durum belediyelerden alınıp discount mağazalara verilince bizleri müthiş derecede etkilemiş oldu. Bugün bizler TPF olarak Türkiye'nin her noktasında mağazası olan, üyeleri olan sivil toplum örgütüyüz ve 4 bine yakın mağazalarımız var Türkiye'de. Bu uygulamada bakanlığın bizleri de faydalandırmasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Şuna da çok üzülüyoruz, maliyetin altına satış zorlaması doğru bir zorlama değil. Bu, rekabet ortamına da uygun değil. Haksız rekabeti oluşturuyor. Sadece biz de değiliz, pazarcı esnafımız var, hal esnafımız var, küçük esnafımız var. Hadi bizler binlerce ürün sunuyoruz pazara. Bir şekilde hayatımızı idame ettirebiliriz ancak istihdama çok da katkı sunduğumuzu düşünürken bu uygulamalarla karşılaşırsak maalesef personel çıkarmak durumunda kalacağız. Bu da bizi zorlayacak. Bu manada bu tür çalışmalardan yerel marketlerin faydalanmasını talep ediyoruz. Bununla ilgili olarak basın açıklamalarımız var, ticaret bakanlığımıza, gıda tarım bakanlığımıza, tarım kredi kooperatiflerine girişimlerimiz, taleplerimiz var, dilekçelerimiz var, iyi niyet mektuplarımız var. Seçimler seçimler diye konuşuyorduk ki şükür onu da atlattık. Bundan sonra bu tür uygulamalar yapılacaksa biz yerellerin de bu sürece dahil edilmesini istiyoruz. Zaten şu an piyasa seracılıktan çıkıyor, yeni üründe bolluğa doğru gidiyoruz. Fiyatlar otomatikman gevşeyecektir. Umarım iyi günler bizlerin olur."
"Biz bu ülkenin gerçek esnafıyız"
Konuşmanın üzerine Ramazan Ulu'ya bir de: "Peki, bu konudaki asıl eksiklik nerede sizce? Hükümet yetkililerinin yerel zincirlerin ciddiyetinin tam anlamıyla farkında olmaması mı yoksa tekelleşme mantığındaki "büyük balıklar küçük balığı yemeli" düşüncesiyle hareket eden büyük zincirlerde mi?" sorusunu sorduk. Ulu bizlere şöyle cevap verdi: "Bu soru aslında bizim kendi içimizde de sorduğumuz soruların başında geliyor. Bu anlamda tam bir yetkiliyle oturup, işin özünü karşılıklı mütalaa edemedik. Bizi en çok üzen de bu. Biz bu ülkenin gerçek esnafıyız. Kendi bölgemizde, kendi insanımızla ve yerli sermayemizle bu işleri yürütüyoruz. Biz discount denen markalardan daha iyi hizmet verebiliriz. Ancak seçim kaosuyla birlikte bizlerle tam anlamıyla bir muhatap konuşmadı ve açıklama yapılmadı. Ben İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesiyim. Orada da bu konuları işliyoruz. Bu uygulamanın tamamen kaldırılacağı, rahat bir fiyat yapısıyla, herkesin eşit bir dengede tutulacağı kanaatini taşıyorum. Seçim sürecini de atlattık. Ben Türkiye'nin eski güzel günlerine rahatça döneceğini düşünüyorum. Yapılan uygulamadan, discount, ulusal, yerel ayrımı yapmamaksızın herkesin eşit mesafede faydalanmasını İstanbul PERDER başkanı olarak talep ediyorum. Bunu da en iyi şekilde yerine getireceğimizi iletmek istiyorum."